Galatasaray:3-2:Tottenham Hotspur
-
Ayaktopunu İngilizlerin icat edip, sömürgeler vasıtasıyla gittikleri
ülkelerde tanıtmaları sonrası geçen yıllarla birlikte her millet kendi
çapında bir ...
5 Ekim 2009 Pazartesi
Gezi , Medya, Ankaragücü maçı vs.
Herkese merhaba,
Perşembeden beri Monako'da olduğumdan Graz ve Ankaragücü maçı yazıları kaçtı. İzleme imkanım dahi olmadı. Oralarda kumar ve sosyetik partiler futbolun çok önünde olduğundan gezinimlerimde herhangi spor yayını yapan bir yer göremedim. Neyse Monako anılarını başka bir yazıyla uzun uzadıya anlatmayı düşünüyorum zaten ancak bir süredir yazmak isteyip de yazamadığım bir konuya değinmek istiyorum.
Aziz Yıldırım 3 yıl üst üste şampiyonluk sözü verdiğinden beri medyada belirgin bazı şeyler olmaya başladı. Tabi ki zat-ı alilerinin "şampiyonlukların sadece sahada kazanılmadığını öğrendim" (divan toplantısı falandı heralde ya da kongre) sözünden sonra bazı şeylere biraz daha odaklanmak gerekiyordu. Öncelikle 90dk programı olayı yaşandı, ilgisi olduğunu iddia etmek zor ancak yazar ve eleştirmenlerin tavırları da ilginçleşti. Rakiplerin yediği komik gollerle son dakikalarda 3 puan kurtarılırken yapılan eleştiriler, GS'ın en az 45 dk bizi doyuran futbolundan daha hafif eleştirildi.
Evet GS'ın da eleştirilmesi gereken yanları vardı ancak bu kısımlar kabaca işin "kadayıf üstüne kaymak" kısmıydı. Yani kadayıfın güzelliği görmezden gelinerek "bu kadayıfı yaptın da kardeşim bilmezmisin ki biz bunu kaymaksız yemeyiz, hani bunu kaymağı!" diye Rijkaard kıyasıya eleştirilirken, FB'nin fırınlanmamış kadayıfı daha az eleştiriliyordu. Daha fazla "yemekteyiz" havasına girmeden söylemek gerekirse, bilinçli bir yıpratma operasyonu sinyalleri
fazlasıyla gözüme batıyordu.
Hele birde sahadaki oyunu eleşt,rmek neyse de bel altı vurmalar başlamıştı, neymiş Rijkaard antremanlara çıkmıyormuş, sözleşmesi aslında farklıymış, takımı kampa almamakla ne yapmaya çalışıyormuş, M.Helvacı, taraftarın Üstünel'e tezahürat yapmasına kızmışmış vs. İşte bunlarla GS'ın havası bilinçli şekilde azaltılmaya çalışıldı. Futbolu izlediğim yıllar içinde bildiğim bir şey varsa o da şampiyonluğa giden takımın hedefine inanması ve o hedefe odaklanması, hedef uğrunda takımın diğer işlerle uğraşmaktan vazgeçmesiyle gelir. İyi oyuncular ve kenar yönetim tabiki faktördür ama oyuncular bir kere "bu iş olmıyacak galiba", veya "abi bu hakemler bizi şampiyon yapmıycak bu sene" diye düşünmeye başladımı ne maça asılabiliyorlar onu bırakın antreman bile yapmak işkence oluyor. Böylece de bir kaç hafta içinde birileri çıkıyor "biz demiştik GS kötü yolda" veya "e hakem bi maçı katletti tamam da kendi evinde bilmemkimi niye yenmedi GS" diye toplumu kandırmaya başlıyorlar.
Güvenilir blog ve yazarlardan (hatta güvenilmez bazı yazarlardan da) okuduğum kadarıyla GS çok iyi olmasa da yine üstün olan tarafmış Ankaragücü maçında , ve hatta net bir de penaltısı verilmemiş durum 0-0 iken. E o gol olmadı diye 3 yemenin alemi yok tamam da işte hayatta böyle, futbolda kırılma noktaları var. Sezonun da var hatta. Birileri çıkıp sadece kırılma noktalarında boy göstererek bir çok şeye etki edebilir. Nitekim bugün basında çıkan yazılar da dediklerimi doğruluyor, ciddi bir saldırı söz konusu GS ve medyaya. Acaba diyorum hep röportajlar GSTV ye verildiğinden ve bir çok idmana başka muhabir alınmadığından olabilir mi bunlar. Tabiki olabilir.
Bakın Mustafa Denizli'nin çalıştırdığı takımlar da durum böyle olmuştur, nedense hep soyunma odasından dışarı laf sızmıştır, o ona şunu demiştir, bunu demiştir. Ama Ertuğrul Sağlam dan sızmaz o yüzden de medya Ertuğrul'a yaptığı eleştirilerin yarısını yapmamıştır M.Denizli'ye. Acaba Rijkaard sadece GSTV ye röportaj vermese durum değişirmiyidi? Bilemem. Ama inandığım şey bu yıl GS şampiyon olacaksa 3 cephede birden savaş vermek zorunda kalacak ve bu cepheler kupa, lig ve UEFA değil, Lig , federasyon ve medya ile olacakktır.
Ancak umuyorum ki GS taraftarı sağduyulu davranır. Ve yönetimden önce kendisi durur hocasının arkasında. GS iyi yoldadır. Bu yolun sonu ikinci bir avrupa kupasıdır. Engellemeye çalışanlara dur diyecek olanlarsa kulübün başındakilerdir. İnşallah onlar da pazarlama stratejisi için (evet gerideyiz bu konuda) için futbolcuları ordan oraya koşturmaktan (özellikle Arda'yı) vazgeçerler de oyuncular sadece yeşil sahaya odaklanırlar.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder