23 Ekim 2010 Cumartesi

Yemezler!



İkinci Terim döneminde de hocaya toz pembe bir tablo çizilerek, her zaman arkasında durulacağı imajıyle imza attırılmış sonra da hocanın transfer listesinin en sonundaki isim Cesar Prates transfer edilmişti. Kadronun geri kalanı ise, ya kariyerinin çok başında olan yetersiz ama umut vaat eden (vaat ettiği düşünülen) ya kariyerinde gerekli sıçramayı yapamamış olan ya da kariyerinin sonundaki oyunculardan oluşuyordu (Berkant, Frank De Boer, Orhan Ak, Fabi Pinto vs.).
Mevcut ekonomik durumdan ötürü Fatih Terim ile anlaşma yapılmış böylece hem Terim'in yeteneklerine güvenerek böyle kötü bir kadrodan başarı üretmesi umulmuş, şapkadan tavşan çıkmaz ise taraftarın Terim sevgisi ile tepki göstermeyeceği düşünülmüştür.
Nitekim uzunca bir süre ses çıkarmayan taraftar kötü sonuçlara çok büyük bir tepki göstermese de homurdanmaya başlamıştı. Bunun üzerine Özhan Canaydın Terim'in arkasında durmamış istifasını kabul etmişti. Bu arada Terim'in ilk döneminde de Gençlerbirliği maçından sonra istifa ettiğini dönemin başkanı Faruk Süren'in bu istifayı kabul etmeyip 4 yıl üstüste gelen şampiyonluklar ve UEFA kupasının temelini attığını hatırlatmakta fayda görüyorum.
Terim'e bu muamelenin reva görülmesinden rahatsız olan GS taraftarının tepkisini azaltacak veya sıfıra indirecek bir efsane isme ihtiyaç vardı ve takımın başına Hagi getirildi.
Teknik direktörlük kariyeri Romanya milli takımı ve Bursaspordaki kısa ve başarısız denemelerden oluşan Hagi'nin takımın başına getirilmesinin arkasındaki neden doğal olarak teknik direktörlük kariyeri değil tribünler tarafından yönetime siper olabilecek kadar çok sevilmesiydi.

O da siper görevini başarıyle yerine getirip muhtemel şampiyonluğu, yönetimin basiretsizliği (5-1 lik FB maçından sonraki rehaveti savuşturamaması ve Gençlerbirliği maçı öncesi özel tedbirler,prim vs. özel hiçbir uygulama yapmaması, daha açık bir ifadeyle 3-5 kuruş için 100 kuruşu piç etmesi) sebebiyle yitirince Gerets geldi ve az da olsa Hagi'nin de bir önceki sezon olan katkısıyla 2006 yılındaki efsane şampiyonluk geldi.

Tabi bu arada belli aralıklarla büyük camialardaki oyuncuların başarısılıkların ardından kenetlenmeleriyle top oynamaya başlamaları da ilgi çekici ve başka bir yazının konusu.
Yıllardır süren ve bitmek bilmeyen ekonomik çöküntü sebebiyle Gerets'in de ömrü Adnan Sezgin mucizesi olan Inamotolarla, Carruscalarla tükenip bitince yeniden değişiklik vs.
Aynı mantık Skibbe sonrası Bülent Korkmaz'ın getirilmesinde de işledi ve geldik bugüne. Senaryo yine aynı, bu hafta homurdanmalar olsa da tribünlerin büyük bir çoğunluğunun sevdiği, sistem kurması için sabırlı davrandığı, bir bildiği vardır muhakkak dediği bir hocaydı Rijkaard. Muhtemelen o da imzayı atmadan önce müthiş vaadlerle kandırıldı, sitemini kur dendi ama Servet'in karşısında maymuna çevirildi. En sevdiği adam Haldun Üstünel uzaklaştırıldı ve bu ortamda ondan başarı beklendi.

Gelmedi tabii...

Taraftar tarafından bir sonraki gönderilecek listesinin tepesinde olduğunun farkında olan yönetim yine kendine siper olabilecek bir adayın peşine düştü önce Terim dediler, Terim aynı hataya düşmemek için reddetti, arkasından Hagi dediler. Yine bizi sırtmızdan vurdular.
Çünkü bugün 20-35 yaş arası her Galatasaraylının kutsalı Hagi. Yanındaki Tugay'ı da unutmamak lazım. Ve kendilerini, kurtarmak adına Hagi isminin efsane olarak kalmasına müsaade etmediler.

Ama Adnanlar ve taifası biz bu filmi izledik ve beğenmedik, bir daha gösterime sokmayın artık
YEMEZLER!!!

Hiç yorum yok: