27 Şubat 2011 Pazar

Performans Sağlığa Zararlıdır


Keşke doktorlar ne diyor ne istiyor diye biraz sorsanız, dinleseniz? Libya'nın yerini sorup halkı aşağılamak için 10dk.lık video yapmayı bilirsiniz ama kamunun sağlığını ilgilendiren çok önemli bir sorun ancak 2dk. sürer.
Bugüne kadar bu soruna dönüp bakmadıklarını düşünecek olursak yine de fena sayılmaz açıkçası.
Daha önce de yazmıştım bu sistemle koruyucu hekimlik yok olacak, yakalanmadığınız hastalığın tedavisini göreceksiniz, gerekçesi olmayan tetkikler yaptıracaksınız ve belki de(belki çok iyimser) ciddi bir rahatsızlığınız gözden kaçırılacak. Bunlara göz yummaya gerçekten razı mısınız?

20 Şubat 2011 Pazar

Ferrari: Beşiktaş'ı Satan Bilge



Maç boyu Lugano-Ferrari ikilisi arasındaki gergin ilişkide sinirlerine hakim olamayan Ferrari takımını yakmış, İstanbul'dan tek yönlü gidiş biletine sahip olmuştur.

Gerisi boş. Fenerbahçenin penaltısı, Gökhan Gönül'e çıkmayan ikinci sarı, Almeida'nın kaçırdığı gol vs. 20 dk. ecel terleri döktükten sonra oyuna ağırlığını koyan, çok güzel hücum organizasyonları gerçekleştiren Beşiktaş, Ferrari'nin saçma, aptalca ve hain olarak adlandırılabilecek bir hatası yüzünden ağır bir yenilgi aldı.

Bu arada Cüneyt Çakır'ın verdiği penaltı görünen o ki bazılarını şaşırtmış durumda. Kimse şaşırmasın, alınmasın gücenmesin, hakeme de sallamasın.

Kural 12 der ki, bir oyuncu aşağıdaki 6 ihlalden birisini hakemin kanaatince dikkatsiz, kontrolsüz veya aşırı güç kullanarak yaparsa ...rakip takım lehine bir direk serbest vuruş verilir.
-bla
-bla
-bla
-Rakibe VURUR veya Vurmaya teşebbüs ederse

ve sonunda da şunu der

Direk serbest vuruş ihlalin olduğu yerden yapılır.

Hatta bir oyuncu ceza sahasının dışından ceza sahasının içindeki rakibine tükürse/çıkarıp kramponunu fırlatsa dahi penaltı kararı verilir. Tükürük veya krampon rakibe çarpmasa dahi.

Galatasaray 1 - 0 Bucaspor : Futbol Şansı


Futbolda çokça şanstan ve kırılma anlarından bahsetmişimdir(bu akşam BJK-FBmaçında da gördük) geçmiş postlarda. Son iki senedir yeteri kadar emek vermediğimiz bir çok maçta, rakipten kötü oynamadığımız halde kaybettiğimiz çok maç oldu. Dün ender şekilde puan kaybedebileceğimiz bir maçı kazandık bu güzel ancak kötü oynayarak maç kazanma gibi bir adetimiz yoktur bizim o yüzden toparlanmak lazım.
Hagi geldiğinden bu yana daha istekli oynadığımız bir gerçek, özellikle ligin ikinci yarısında bu daha da belirgin ama (kocaman bir AMA) gol adına tek beklentimiz rakibin bizim presimiz karşısında bocalaması, veya biz mücadele ederken bir hatay düşmesi sonucunda bizim gol bulmamız. Bu da ancak Bucaspor, Kasımpaşa, Sivassspor' a karşı falan mümkün oluyor malesef. Bu kafayla kupa da yalan olur bize.
Maçı çok da dikkatli takip edemedim malesef ama en azından kazanma isteği ile saldıran ısıran bir takım görmek sevindirici. Son bir yıldır o kadar ruhsuz, durağan maçlar izledik ki buna da sevinir olduk.
Genel olarak aklıma gelenler.
- Klavyemde tuşlar aşındı yazmaktan, dilimde tüy bitti söylemekten. SABRİ'DEN SADECE VE SADECE SAĞ BEK OLUR. Her maç piç olana kadar Sabri'yi orada oynatıp sonra sağ beke çektikten sonra takımın daha akıllı hücum yapması tesadüf olamaz.
- Kazım'ın golün ortasını yaparken kafayı kaldırıp koşu yapanlara bakması çok güzel(ki ikinci kez yapıyor bunu) ancak o bölgede Yekta'da düşünülebilir eğer orta sahayı kotarabilecek bir oyuncu çıkarabilirsek kadrodan.
- Culio gibi oyuncun olsun
- Baros gibi forvetin olsun
- M.Sarp gibi oyuncun olmasın. Zaten sezon sonunda gidecek, zaten girmesi bize savunma olarak da hücum olarak da pozitif etki yapmıyor bari Cumhur'u oynatalım da onu kazanmaya çalışalım. Şu orta sahada oyuna giremiyorum diye özgüveni yerle bir olmasın çocuğun.
- Tünelin ucunda ışık falan yok , kimse kimseyi kandırmasın. Hagi'nin hatırına, güzel günlerin hatırına sabrediyoruz sadece. 3-4 maç üstüste kazanmadan ışık falan hikaye.
Herkese iyi haftalar...

16 Şubat 2011 Çarşamba

Tahrik Var Hakim Bey


Senin tahrik olmak için dekolte görmene gerek yok ki. Tokalaşmak da sana tahrik, kadınların yüzüne bakmak da.
Ben şimdi senin bu laflarından tahrik olup senin sülalene saydırsam suçumuz ortak mıdır?
Bence ortaktır...Hatta suçsuz bile olurum belki...

9 Şubat 2011 Çarşamba

Sağlıkta Performans Sistemi ve Fakülteler - Haydi Cleveland'a


Sağlık sektörüne son darbe de vuruldu geçtiğimiz günlerde. Üniversite hastanelerinde de performans sistemi uygulanmaya başladı. Bu sistemin ne olduğu neler getireceği yukarıdaki videoda anlatılmaktadır.
Devlet açıkça tedavisi uzun sürecek hastalığı olanları dışlamakta, doktorlarına daha fazla para (ki emin olun o kadar fazla değil, emeğinin karşılığı bile değil) kazanabilmeleri için basit hızlı tedavileri yapmak zorunda bırakmaktadır. Zor riskli ameliyat yapmaktan kaçmalarını salık vermektedir.
Yeni doktorları, uzmanları yetiştirebilecek hocaları üniversiteden istifaya zorlamaktadır. Hastaneleri sağlık kazandıracak kurumlar yerine para kazandıracak kurumlar olarak değerlendiren insanların sağlığı yönetmesi. Devletteki kötü tedavilerden dolayı özel sağlık kuruluşlarına hastaları (ve tabi iyi doktorları) yönlendirmek. Üniversite kadrolarında açılacak boşluklara başkalarını yerleştirerek üniversitelerde söz sahibi olmak gibi sebepleri olabilir bunun. Ya da daha çok insana daha çabuk hizmet verilerek iyi sağlık hizmeti verdiğine insanları inandırarak daha çok oy toplamak.
Ya da tamamen sağlıktan bi haber insanların sağlığı yönetmesi durumu olabilir ki bu en düşük ihtimal.

Sonuç ne olursa olsun bunu yapanların yatacak yeri yoktur. Kendileri belki ameliyat olmaya Cleveland'a gitmeye devam edebilir ancak bu ülke halkının böyle bir ekonomik gücü olmadığı açıktır.

Bu konuda yazacak sayfalarımız söyleyecek sözümüz çok, ancak yazıyı uzatıp insanları sıkmaktansa üstümüze neyin düştüğünü söyleyip bitirelim.

Siz de sağlıkta performansa(en azından fakültelerde olmak üzere mümkünse tüm kurumlarda) karşı sağlık çalışanlarına destek olmalı ve sağlık hakkınıza sahip çıkmalısınız. Aksi takdirde bugüne kadar arada rastaldığınız tıbbi skandalların her gün artarak çoğalmasına, bu ülkenin zeki ve başarılı gençlerinin tıp fakültesini seçmeyip, doktor kalitesinin önümüzdeki yıllarda yerlerde sürünmesine, hepimizin sağlığının tehlikeye atılmasına sebep olanlardan biri de siz olacaksınız.

Unutmayın ki bu vergilerinizi hortumlayanlara, ihaleye fesat karıştıranlara "helal-i hoş olsun" demeye benzemez. Bu insan canıdır, sizin canınızdır, benim canımdır. Doğmuş/domamış evladınızın canıdır...