22 Eylül 2009 Salı

Galatasaray-Kasımpaşa : 3-1


Fotoğraftaki sahne maçın en önemli anı bence. Öncelikle bu kadar adaletsiz bir karara bile, Galatasaraylı oyuncuların Arda'nın da frenlemesiyle hakemi darp etmeden itiraz etmeleri keyif verici. Hele bazı takım oyuncularının tek bir sarı kartta bile hakemi omuz, dirsek vb. organlarıyla
itip kakmalarını konuşalı sadece 2 hafta geçmişken. Amatör de olsa bir hakem eskisi olarak o pozisyonda topun çok yumuşak bir şekilde yukarıdan aşağıya doğru ilerlediğinden dolayı ( hakemin de temel olarak durarak izlemesi gereken bir pozisyonda koşarak ilerlediği için) pozisyonu kaçırdığını düşünüyorum. Muhtemelen yerinde sabit duran (biraz da futboldan anlayan) her birey bu pozisyonda elle oynama olduğunu farketmiştir. Ancak devre arasında gözlemcimi, 4.hakemmi yoksa gelen bir telefonmu bilinmez, İlker Meral kesinlikle durumdan haberdar edilmişti ve 2.devrede herhangi bir karambolden topu kurtaran Kasımpaşalı futbolcuların her kontratağında GS lehine faul düdüğü çaldı ve Kasımpaşa'nın futbol oynamasına izin vermedi. Ne zaman 3 e 3, 4 e 4 yakalayacak olsalar GS'ı, anlamsız biçimde oyunu kesti
Galatasaray rakibi yoran hızlı pas trafiğini BJK maçından beri terk etmişti ve onun yerini baskıyla başlayan devrede erken atılan gol sonrası rakibin açıklarından, ve bünyesindeki yetenekli oyunculardan faydalanarak farkı artıran bir yapı izlemiştik. Bu maçta da sanıyorum hafta içi oynanan maçın da etkisiyle yüklenip atalım bir gol gerisi gelir sonra mantalitesiyle rakibi de hafife alarak başladı maça. Aslında Ali Güneş ve İlker Meral'e toslamasa işe de yarayacaktı bu uygulama ve çok da rahat bir maç izleyecektik ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. Ve gördükki gol attığı için geriye yaslandığını ve rakibe alan bıraktığını düşündüğümüz GS gol atmadığı halde 10. dk. dan sonra yine aynı kimliğe büründü. Bunun ne kadar bilinçli yapılmış bir hamle olduğunu ileriki haftalarda daha rahat anlıyacağız sanıyorum.
Kasımpaşa ferdi olarak yetenekli ama içleri geçmiş oyunculardan kurulu bir ekip olduğundan motive olmakta zorlanan daha doğrusu takım olamayan bir yapıdaydı. Ancak rakip GS olunca futbolcular yeteneklerini yeniden gösterme gayretiyle oynadıklarından etkili bir 45 dk. çıkardılar. Sanıyorum aynı futbol kimliğini Fenerbahçe ve Beşiktaş maçlarında da göreceğiz. Özellikle Moritz ve Azar açık alanda Emre'ye karşı ciddi sürat avantajını yakaladılar, sonucunda ilk yarı sonunda 4 ü isabetli 6 şut gördük kalemizde.
Sabri Rijkaard'ın olumlu sözlerinden mi yaydı yoksa önünde Elano oynadığından mı bilinmez pek oyuna konsantre değildi dün gece. İlk golde de verkaç sonrası rakibiyle koşmak yerine eliyle Emre Aşık'a işaret etmekle yetindi Sancak'ı ve M.Sarp'ın da Moritz'in gelişine geç uyanmasıyla yenmemesi gereken basitlikte bir gol gördük kalemizde.
Caner'i de yetersiz gördüm dün gece. Dengesini sağlayacak güce sahp değildi. Hem sol kanatta önündeki hücümcuyu atağa kaldırmakta yetersiz kaldı hem topla içeri haddinden fazla katetmeye çalıştı hem de fazla top kaybı yaptı. Bu da gösteriyor ki sadece fiziksel olarak hazır olmadığı gibi mental olarak da Rijkaard'ın futbol felsefesini uygulamaya hazır değil Caner.
İkinci yarı Nonda değişikliğinin bu kadar etkili olması yine Nonda mı Baros mu? sorularının uçuşmasına sebep oldu medyada. Kişisel görüşüm Nonda'dan bu şekilde faydalanmaya devam etmekten yana. Her ne kadar futbol bilgisi üst düzeyde de olsa, topu iyi saklayıp genellikle en doğru adrese düzgün pas da verse fiziksel özelliklerinin bu takımın ilk 11 oyuncusu oılmayı kaldıramayacağını ve yine sakatlık problemiyle başbaşa kalıp forveti tümden alternatifsiz bırakacağına inanıyorum ben. En azından geçen 2 yıl bunları gösterdi bize. Ayrıca Nonda o golleri atarken sahada Keita'nın olduğunu ve Baros'un devamlı hareket halinde olarak yıprattığı bir defansa karşı oynadığı da gözlerden kaçmamalı. Bu şekilde oynamaktan doılayı çok da mutsuz görünmüyor ayrıca Nonda. Sanırım o da farkında yaşından ve geçirdiği sakatlılardan ötürü oynama kapasitesinin daha kısıtlı olduğunun.
Nitekim yapılan iki değişiklikle GS daha etkili bir yapıya büründü ve hücumlar daha organize olmaya başladı, rakibin de oyundan düşmesiyle yine 3 gollü bir galibiyete ulaşıldı.
Maça dair beni hem şaşırtıp hem sevindiren gelişmelerse Kewell'ın Arda'dan daha çok koşmuş olması ve 3. gol öncesi Nonda topu sürerken 5 kişinin ciddi deparlarla atağa mantıklı koridorlardan destek vermesiydi.

Hiç yorum yok: