10 Şubat 2010 Çarşamba

Galatasaray 3 - 2 Antalyaspor : Suçlu Ayağa KalK !



Anlaşıldı bu sene de şans yanımızda olmayacak. Tamam öyle mükemmel bir futbol ortaya koymuş değiliz ama bir şekilde kale ağzına kadar topu getirmeyi başardık. Son 3 maça nazaran pozisyona girebildik, ancak golcü olmak gerekmiyor o mesafeden topu kaleye dürtmek için.

Maç başladığı andan itibaren Antalyadaki maçın aksine istekli bir Galatasaray vardı bu defa sahada. Yavaş yavaş rakip sahaya yerleşildi, baskı kuruldu ve o baskı önce pozisyonlar sonra da penaltı getirdi.

Sonrasında bedavadan gelen bir korner, ve aklımın hala almadığı ve maçı izlerken krizlere girmeme sebep olan Aykut Erçetin'in hem ön hem arka direği boşalttırması sonucu gelen Antalyaspor golü. Düşünün arka direkte bir GS'lı olsa o topa Necati vuramadan çok rahat uzaklaştırırdı topu. Zaten arka direkte durmanın amacı budur. Kim verdi çocuum bu aklı sana? De Sanctis'den mi öğrendin. Ben futbol sahalarında böyle saçmalamaları çok az gördüm, çoğunda da ceza kesildi hemen.(COrdoba'nın arası boş barajı, De Sanctis'in R.Carlos'a baraj kurdurmaması). Aykut yan toplarda panter ya, kimseye gerek yok çizgi üstünde. Zaten top sana son pozisyonu saymazsak 3 defa gelmiş 2 tane gol nasıl yiyorsun arkadaş!

E zaten golcü sıkıntısı var, pozisyona giremiyoruz, attığımızın üstüne dikkatli de oynuyoruz, sen çıkıp ahmakça bir gole sebebiyet veriyorsun, sonra bilmem kaç dakika bir pozisyon daha bekle işin yoksa.

Neyse ikinci yarı Rijkaard takıma gerekli açıklamaları yapıyor hızlı da başlıyoruz, yine baskı, kaptan'ın asistine Emre'den klas bir dokunuş ve 2-1 oluyor duurum. Tribünler olarak çok seviyoruz ya genç futbolcuyu, şımarıyor onlarda anında. Sonra tribünlerin sevgilisi olmak yerine Arda abisinin kankası olmak adına Caner'in gol attığı bölgeye Elano'yu bomboş kaçırma şansı varken, pas açısında kimse yokken , 3 kişinin arasındaki Arda'ya topuğuyla pas atmaya çalışıyor, verse o pası belki de orada kopacak oyun, belki de Elano arka direğe Arda'ya kesecek yine gol Arda abisinin olacak ama hayır Emre kendi yapacak asisti. Tur geldi ya 5-1 öndeyiz ya topukla verelim pasları.

Sonra Uğur'un muhteşem ortasında Sarp, Arda'nın önündeki topu dışarı atıyor ama fena da oynamıyoruz. Antalya kabullenmiş, çıkmıyor, fırsat kolluyor. Şişirilen topları indirip Necati'ye ve Veysel'e uzun oynuyorlar. Bu arada orta sahada M.Topal çokça top ezmeye başlıyor ve derken defanstan çıkan bir topu Emre Çolak kaleye sırtı dönük alıyor.

Şimdi şuna değinelim önce. Kaleye sırtı dönük topu kim alır? Kuvvetli bir oyuncu alır. Hakan Şükür, Milan Baros, Mehmet Yıldız, Veysel Cihan vb. Hatta Arda da alır kuvvetlidir yere yakındır, dengelidir. Ama Emre alamaz. Çünkü Emre'nin en eksik özelliği ne deseler direk fiziği yetersiz derim. O yüzden bu topları almak için kendini gösterdiğinde aldığı topu tek pasda arkadaşlarına aktarmak zorundadır. Ancak ne yapıyor Emre? O fiziği ile 2 Antalyasporlunun arasından dönerek sıyrılabileceğini düşünüyor, o anda hücuma hazırlanan defans hattında ofsayt çizgisi falan hak getire, Necati yavaş yavaş geriye dönerken bir anda önüne atılan top ve kabus gibi gelen 2. gol.

Hadi Emre tecrübesiz, olacak diyelim bekliyelim ama Aykut için ne diyeceğiz? Konuşmaya gelince yabancı kaleciye ihtiyaç yok, ben klas kaleciyim desin, sahaya çıkınca kalecilik kurallarına ek uygulamalar kazandırsın.

Yazık oldu gerçekten. Kupadan elenmekten öte, ligin kırılma noktalarını kaybediyoruz birer birer. Takım demoralize oluyor ve kaybetmek alışkanlık haline gelmeye başlıyacak diye korkuyorum. Endişelenmeye hakkımız var çünkü geçen senede bu filmi izledik. İki maçı tartıya koyunca GS'a yakışmayacak kadar kötü futbol oynamış olsak da Antalyaspor'u eleyecek kadar oyun sergiledik ama olmadı.

Umarım zaten zor gol attığımız şu günlerde bu kadar basit, bariz kişisel hata golleri yemeye devam etmeyiz. Umarım asıl ihtiyacımız olan maçlarda şans biraz yanımızda olur.

Antalya bize böyle 2 gol attıysa biz neden Atletico Madrid'e atmayalım diye düşünüyorum :))

Hiç yorum yok: