4 Şubat 2010 Perşembe

Kasaplar Ligi


Kewell'ın gönderilmesi gündemdeyken Kewell'ı Putlaştırmak diye bir yazı yazmıştım. Devam da edeceğim bu seriye. O yazıda hissettiklerimin bir kısmını belirtmiştim, Kewell'ı ne kadar seversek sevelim, Nonda'nın gidişi çok mantıklı bir hareket değildir. Galatasaray sevgisi Kewell sevgisinden daha önemlidir diye.

Şu an gelinen noktada Kewell kalsın da ikinci olalım diyenlerin duaları kabul olacak gibi görünüyor. Jo için de "en az" 3 hafta şerhi düşülmüş sağlık kurulu tarafından. Denizli maçında Jo'nun yüzünde, "ben nereye geldim, neden her topu aldığımda bileğime basıyorlar" misali şaşkın bir ifade vardı. Keza Antalya maçında da. Ve sonunda sakatlandı. Çünkü 2 seçeneği vardı, ya sinip kaçak oynayacak ya da darbeleri göze alacaktı. Aldı ve gördü ne olduğunu, bundan sonra göze de almaz.
Bir çok yorumcu ve yazar Süper Lig için Premier Lig'den sert bir lig diye bahsediyor. Kesinlikle katılmıyorum . Sertlik İngiltere'de var ama oyun ölçüsünde genellikle. Oyun ölçüsünün dışına çıkılınca da cezası kesiliyor. İnsanların seyir haklarına, meslektaşlarının futbol hayatlarına saygı duymak var oralarda. Bizde ise puan kazanmak için rakibi sindirmek amacıyla ölçüsüz sertlik var. Neyse demem o ki, Türk futbolunun sert olmasının sebebi tamamen hakemler. Örneğin bu kadar sert ya ligimiz, kaç kez şiddetli, rakibi sakatlamaya yönelik hareketten direk kırmızı kart çıktı sezon başından bu yana hatırlıyormusunuz? Çıkmıştır belki ama küfür veya bariz gol şansını kesmekle kıyaslayınca önemsenmeyecek seviyede olduğu aşikar. Zaten hakemlerin kafasında iyi hakem maçı 11'e 11 bitiren hakemdir diye bir düşünce de var. O yüzden maçın hemen başında kasaplıklara ses çıkmaz bizde, uyarılır, sonra başka oyuncu sertlik yapar o da uyarılır. Kartlık hareketler bile daha maçın başı deyip geçiştirilir ki zayıf olan takım güçlü takımın oyuncularını sindirsin, sakatlasın vs.
Maç yazısında belirtmiştim, kasap gibi oynanmasına prim veren bir hakem vardı sahada diye. E şimdi sen Jo'yu al Antalyaspor sakatlasın, Kewell'ı al Orduspor sakatlasın, Zurita Caner'in ayağını kırmaya uğraşsın, öbürü aşiline bassın; hakem hiç ses çıkarmasın, sonra bu adamlar aynen oynasın. Mümkün mü bu? Premier Lig'e geri dönmek isteyen adam, avrupa'ya transfer isteyen adam ayağını o topa kaç kez sokar, bıkar bir yerden sonra. Mourinho İtalya Serie A hakemleri için giydiriyor ama Süper Lig'e (kazara) gelse başka bir gündemi olmaz sanırım.
Tabii bu konunun kendiliğinden düzelmesin, beklemek hayalperestlik olur. O yüzden yönetim gerekli mercilerle irtibat kurmalıdır. Yoksa bu kadar önemli transferler gelir bir şey veremeden gider. Harcanan emeklere yazık olur.
Son günlerin popüler tezahüratıyla bitireyim, Yeteeeer MHK Yeteeeer...

Hiç yorum yok: