3 Ocak 2010 Pazar

İyi Seneler



Öncelikle herkese iyi seneler, yeni bir blogger olduğumdan mıdır bilmem devre arasında ileti yazmak zor geliyor. Yazmak aslında zorunluluk değil ama rahatlatıcı bir etkisi var orası kesin. Yani benim için kesin. Çok okuyan yok zaten, o yüzden okurlara karşı sormluluk değil beni yazmaya iten. Bir tür terapi bazen. Bazen de söylemek istediklerimi defalarca eşime dostuma tekrarlayıp onların kafasını şişmekten kurtarmak. Evet, gerçek bir gevezeyim özel hayatımda.

UYARI: Bu gevezelik yazılarıma da yansıyor çok zaman. Bir konuya girip başka bir yerden çıkıyorum ve kopuk kopuk paragraflar şeklinde oluyor yazılarım. Bu cümlede bir uyarı yapayım, yazının kalan kısmı uzun ve beni tanımayanlar için sıkıcı olabilir. Sonuçta arkadaşlarımız da okuyor onlar için ilgi çekici olabilir. Ama ender bir şekilde kişisel tanışıklığım olmayan okuyucularımdansanız eğer "bana ne abi senin gevezeliğinden" deme ihtimalinize karşı, devam edip etmeme kararı size aittir, lütfen beni sorumlu tutmayınız :)

Maç izlerken de böyleyim mesela. Arkadaşlarla maç izlerken, aynı cümleyi defalarca tekrarladığım oluyor, sağolsunlar "yeter oğlum, bi sus" demediler henüz ama böyle düşündüklerine adım gibi eminim. Peki neden susmuyorum? Çünkü susamıyorum. Susma genim eksik kalmış. Misal bence yanlış bir oyuncu seçimi yapılmış ve ben bunu belirtmişsem yetmiyor, o oyuncunun her hata yapışında tekrarlıyorum bu görüşümü. Allahtan sevgilim (aslında nişanlım ama sevgili daha güzel bir sözcük) var. Sağolsun uyarır arada, İlker'cim başladın yine der, bi dürter, bir süreliğine insanlar rahat eder.

Sadece maçlarda mı? Her konuda malesef durum böyle, yeter ki bir olay bana mantıksız gelsin. Başlarım o öyle olurmu da, bunu bilmiyolar da , şöyle yapmaları lazım da vb. sözleri sıralamaya. Beni yakınen tanıyanlar şaşırmaz da artık, diğerleri "noluyo abi bu adama alt tarafı arkadaki araba korna çaldı" diyebilirler. Halbuki ben o konu hakkında şoförün ruh halinden girip il trafik komisyonunun yanlış trafik ışığı programlamasına, belediyelerin de şehirciliği bilmemelerine kadar gidebilirim.

Nedenini bilmiyorum, dedim ya susma genim eksik diye.Hıncal Uluç'un freeshare versiyonuyum adeta. Aslında belki de sorun genetik değildir. Belki de 12-13 yaşından itibaren H.U okuduğum için de olabilir. Buradan yine uyarayım o zaman, lütfen 16 yaşından küçük olanlar okumasın benim yazılarımı :) Sanırım ondan önce de böyleydim ama, üstad belki de fikirlerimi saklamamam konusundaki motivasyonumun sebebidir kim bilir. Buradan kendisini de sevgiyle selamlıyayım da kazara görür yazımızı, almayalım kaleminden payımızı. Herhalde 17 senedir okuyor olmam kalemine karşı olan hislerimi anlatmaktadır.


Hadi bunlar yine iyi örnekler. Asıl can sıkıcı olan etrafımdaki insanların yaptıklarına da aynı şeyi yapmam, onlara neyi nasıl yapacaklarına dair fikir pompalamaya çalışmam, yaptıklarının yanlış olduğunu söylemem, devamlı eleştiri halinde olmam, neyi yanlış yaptıklarını anlatmaya çalışmam, o öyle olmaz demem nasıl bir olaydır ya! Babam derdi küçükken "senden yardım istenmeden yardım etmeye çalışma" diye. Anlamazdım, artık anlıyorum ama keşke o zamanlar anlasaymışım diye hayıflanmaktan fazlası gelmiyor elimden. Hadi kendime haksızllık etmiyeyim geliyor ama çok nadir olarak. Ve bazen narsistlik mi denir megalomani mi başka bir şey mi bilmiyorum ama o kadar mantıklı şeyler söylediğim halde insanların burnunun dikine gitmesi kızdırıyor beni. Onların tecrübe etme isteğine saygı duyamıyorum. Ben yaşadım gördüm , hayat herkesin herşeyi yaşayacağı kadar uzun değil, söylüyorum dinlesinler psikolojisi geçerli oluyor. Bu son cümledeki kısım ssdece en yakınımdakiler için geçerli (Arıza var dediysek, her arkadaşımıza da yapmıyoruz bu kadarını tabii ki.). Yine de can sıkıcı tabi.

İşte bu son paragraftaki kısmı gerçekten can sıkıcı. Şükürler olsun ki etrafımda kibar insanlar var. Ömrümde bu kadar çok karışmama rağmen insanlara sert tepki almışlığım sayılıdır, kendimi onların yerine koyunca çok can sıkıcı olduğunu anlayabiliyorum. Ama olay anında bu dilim var ya, durmuyor işte. Buradan bugüne kadar bu eziyeti yaptığım herkesten özür diliyorum öncelikle. Sonuçta keyifli neşeli insanız, gevezeliğim işe de yarar sıklıkla, herkes susunca ortam boğulmaz, insanlar kaynaşır vs. Yani gülü seven diyorum, dikenine katlanır, ya da hamama giren terler de diyebilirim. Bu yüzden huylu huyundan vaz geçer sanmayın :) Canım arkadaşlarım bu yüzden bana sırt çevirene kadar böyle gider bu. Allah sabır versin bundan sonra da size :))

İyi Seneler...


Bu yazı da tarihe düştüğüm en önemli özeleştiri olsun.

NOT: Dedim ya yukarda bir yerden başlıyorum alakasız yerlere gidiyor diye, PC başına oturduğumda kafamda Ali Turan olayı, Melih Gökçek'in Ankaragücü tek büyük olacak açıklaması vardı ama nerelere geldik bak. Cık cık cık...

Hiç yorum yok: